Konuşma dilindeki sesler, nefesin ses bantlarını titreştirerek yada titreştirmeden gırtlaktan geçtikten sonra ağız ve burun boşluğunda şekillenmiş halidir. Konuşma seslerini çıkarma işlemine söyleyiş (artikülasyon) denir. Dinleyici konuşma seslerini atlanmış, yer değiştirmiş, eklemeler ve çarpıtmalar yapılmış gibi algılıyorsa söyleyiş (artikülasyon) bozukluğundan bahsedilebilir. Çocuk ana dilinin bağımsız veya bileşik sesleri doğru ve anlaşılır şekilde çıkaramıyorsa ve çıkardığı […]
Konuşma, dilin seslerle ifade biçimidir. İletişimi gerçekleştirmede, insanlar çeşitli yöntemler ve araçlar kullanabilirler. Bunlar içinde en yaygın kullanılan araç sözel dildir. Dil, aynı kültürü paylaşan insanların duygu ve düşüncelerini aktarmada kullandıkları ses ve işaretler bütünüdür. Dünyadaki çoğu insan topluluğu, mesajları kulak kanalı ile algılayabilerek işitsel bir biçimde kodlamakta, bunun için de alt ve üst solunum […]
Nedenleri Bu durumun, çocuğun yapısal bir bozukluğundan ileri geldiği görüşü yaygındır. Böyle çocukların doğum öncesinde ve doğum sırasında geçirdikleri belli belirsiz bir beyin zedelenmesi sonucu bu duruma geldikleri ileri sürülmektedir. Aşırı hareketlilik dışında bedensel bozukluk göstermezler. Anneleri hamilelikte aşırı sigara içen çocukların bu hastalık konusunda risk altında olduklarına inanılmaktadır. Genetik olarak ikizlerde yapılan araştırmalarda tek yumurta ikizlerinde […]
Bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun bir girişimde bulunmaktır. Bu girişim, sözle olabildiği gibi jest, yazı ve susmayla da olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı başkalarını yanıltmaktır. Ana-babaların birçoğu, çocuğun gerçeğe sadık kalmasını çok erken bir dönemde isterler. Oysa 3 yaşı çocuğunu “inanılmayacak öyküler” uydurması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır. Çocuk, zeki ve hayal […]
Ruhsal gerilim, sıkıntı veya saldırganlık duygularının açığa vurulmadığı durumlarda, çocuğun kendi kendine yönelik saldırganlık dürtüsünün bir belirtisi kabul edilir. Huzursuz çocuklarda sıklıkla rastlanır (Aydoğmuş, 1993, s.143). Tırnak yeme, daha çok sinirli çocuklarda ve dişlerin çıkmaya başladığı dönemlerde görülmektedir. 7-8 ve daha ileri yaşlarda da görülebilen tırnak yeme, özellikle çocukların ellerinde herhangi bir iş ya da […]
Tikler, bir kas grubunda yinelenen ,istemsiz hareketlerle belirtilen bir bozukluktur (Öztürk, 1969, s.389). Tikler genellikle iç gerilimlerin ya da çatışmaların öncüleri ya da açık belirtileridir. Bazen çocuk, her boynunu silkişle, kaşlarını, gözlerini oynatışta iç yaşamdaki bir gerilimden kurtulma çabası içinde olduğunu açıklayabilir (Yavuzer, 1994, s.260). Tiklerin her çocukta oluş şekli ve sayısı bakımından farklılık vardır. […]
12. SALDIRGANLIK : Genellikle doğuştan varolduğu kabul edilen bir dürtüdür. Bunun dışında çevrenin olumsuz tutum veya gereksiz engellenmeler, çocuğa yöneltilen saldırganlıkları, çocukta saldırganlığın oluşmasına veya saldırganlık dürtüsünün beslenerek güçlenmesine neden olabilir. Bazen de bu dürtü çocuğun kendi kendine yönelir. O zamanda çocuğun kendi kendini yaralaması, öfke nöbetleri, saç koparma gibi uyum bozuklukları ortaya çıkar, başını […]
Normal çocuklarda herhangi bir psiko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bire olgudur. Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmak mümkündür (Yavuzer, 1994, s.257). Doğumu takiben ilk 3-4 ayda normal olarak bir çocuğun yeme ve içmesi için tek yol emmedir. Birinci yılın sonuna kadar […]
Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumu, bazı yazarlar tarafından okul reddi, bazıları tarafından okul korkusu olarak isimlendirilmektedir. Çocuk birden bire bir gün okula gitmek istemez. Zorlanmalar karşısında anksiyete duyar; panik içinde girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir, bazıları zorlamalara dayanamayıp yola çıkar, ya yarı yoldan döner, ya sınıftan çıkar eve gelir (Öztürk, 1969, […]
Bireyin dış dünyadan uzaklaşıp kendi iç dünyasına kapanması halidir. Otistik durumda olan çocuk çevresindekilere ve olup bitenlere ilgisizdir. İnsanlarla dolu bir odaya girse bile kendini yalnız hissedip ilişki kurmaktan çekinmektedir (Öztürk, 1997, s.429). Bütün otistik çocuklar, anne-babalarına ve diğer insanlara alışılmış ilişkiyi göstermezler. Bebekten, gülümseme ve ebeveyn kucak açtığında beklenen yaklaşmayı göstermede büyük eksiklik vardır. […]