Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Nedenleri Bu durumun, çocuğun yapısal bir bozukluğundan ileri geldiği görüşü yaygındır. Böyle çocukların doğum öncesinde ve doğum sırasında geçirdikleri belli belirsiz bir beyin zedelenmesi sonucu bu duruma geldikleri ileri sürülmektedir. Aşırı hareketlilik dışında bedensel bozukluk göstermezler. Anneleri hamilelikte aşırı sigara içen çocukların bu hastalık konusunda risk altında olduklarına inanılmaktadır. Genetik olarak ikizlerde yapılan araştırmalarda tek yumurta ikizlerinde […]

Nedenleri

Bu durumun, çocuğun yapısal bir bozukluğundan ileri geldiği görüşü yaygındır. Böyle çocukların doğum öncesinde ve doğum sırasında geçirdikleri belli belirsiz bir beyin zedelenmesi sonucu bu duruma geldikleri ileri sürülmektedir. Aşırı hareketlilik dışında bedensel bozukluk göstermezler. Anneleri hamilelikte aşırı sigara içen çocukların bu hastalık konusunda risk altında olduklarına inanılmaktadır.

Genetik olarak ikizlerde yapılan araştırmalarda tek yumurta ikizlerinde bu durumun çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek oranda bulunması, bu durumun genetik olarak yani anne-babadan çocuklara geçtiği kanısını da uyandırmış, bir kısmının ailelerinde de bu durumun olduğu ortaya çıkmıştır. Beyin araştırmaları sonucunda önemli bir bozukluk saptanmamış, ancak beynin bazı bölgelerinin diğer kısımlara göre daha az beslendiği bulunmuştur. Beyin elektrolarında da bozukluklar bulunmuş, beynin çalışmasında bir takım bozukluklar olduğu sonucuna varılmıştır.

Nedir?

Dikkat eksikliği sendromu çocuklarda özellikle yerinde duramama, dikkatini bir konuya verememe, istenmeyen davranışlarda bulunma ile kendini gösteren bir hastalıktır. Bu davranışlar bir çok çocukta gözlenen davranışlar olarak nitelendirilse bile özellikle bir dakika bile yerinde duramamaları, sürekli olarak hareket etmeleri, kıpır kıpır olmaları ve kendilerine kızılıp ikaz edilmeleri durumunda bile bu davranışlarını değiştiremeyen çocuklardır. Bu durum kendisini oyunlarında da göstermekte ve oyunlara adapte olamamakta, çok kısa sürede dikkatleri dağılıp oyunun kurallarına uymakta zorluk çekmektedirler. Kendilerine verilen görevi yerine getirememekte, derste sırasında oturamamakta ya arkadaşlarına sataşmakta ya da konuşarak sınıf ortamını bozmakta, uyumsuz çocuk olarak nitelendirilip sıklıkla cezalandırılmaktadırlar.

Kimi zamanda çocuklarda dikkat eksikliği olmadan aşırı aktivite ortaya çıkabilmektedir. Bu çocukların normal aktiviteleri aşırı bir şekilde artmakta, ellerini, kollarını oynatmakta, kimi zaman uykuda bile el ve ayaklarında oynamalar olmaktadır. Bu çocuklar genellikle canlı, hareketli ve yaşam doludurlar. Gün boyu oynar, koşar ve zıplarlar. Sürekli bir gidiş geliş içinde, durmadan bir şeyler yaparlar, yorulmak nedir bilmezler. Bu çocukların en belirgin özellikleri; dikkatsizlik, dikkatin kolay dağılması, sürdürülememesi, aşırı hareketlilik, davranışlarda fevrilik, ani ve düşünmeden hareket etmedir.

Çocukların bu durumu yürümeye başlamaları ile birlikte göze çarpar ve giderek artar. Özellikle okul döneminde, grup içinde başkalarını rahatsız edici düzeye varır. Hareketleri amaca yönelik değildir, durmak yorulmak bilmeden birbiri arkasına gelen uyarıları takip ederler. İnce motor hareketlerdeki koordinasyon bozukluğu ve beceri yetersizliği belirgindir. Örneğin; düğmelerini ilikleyemezler, topu atıp tutamazlar. Dikkat süresi kısadır, yoğunlaşma yetisi düşüktür. Bu yüzden zekaları normal olmasına karşın öğrenme güçlüğü ve okul başarısızlığı sıklıkla görülür. Bellek ve yönelim yerindedir, yargılama bozulabilir. Kısa sürede ilişki kurar fakat arkadaş olamazlar. Herhangi bir nedenle arkadaşına tükürür, sopayla vurur, saçını çeker, rahatsız edici davranışlarda bulunur ve bu yüzden arkadaşlığı sürdüremezler. Bu çocuklar ataktırlar, çabuk uyarılırlar. Tehlikeyi kavrayamazlar, kazaya uğramamaları için sıkı bir denetim gereklidir. Çabuk heyecanlanır, coşkulu bir duruma girebilirler. Küçük nedenlerle ağlamalar, aşırı ısrarlar, aşırı neşe belirtileri gösterebilirler. Engellenmeye dayanma gücü zayıftır.

Başlangıç yaşı her ne kadar 3-4 olarak gösteriliyorsa da belirtiler daha küçük yaşlarda izlenebilir. Bebekliklerinde anne-babalar tarafından huysuz, huzursuz, uykusuz, güç bir bebek olarak tanımlanırlar. Yürümeye başladıktan sonra çok yorucu bir çocuk olduğu söylenir. Bazı ailelerde okul öncesi çağlarda hareketliliği zekasına, canlılığına verilir ve doğal kabul edilir. Çoğu zaman okul başlar başlamaz öğretmenin uyarısıyla Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’ne, Çocuk Psikiyatrisi Polikliniklerine gönderilirler.

Dikkat eksikliği / Aşırı hareketlilik Bozukluğu tanısı daha çok ilkokul yaşlarında konur. Ancak belirtilerin çoğu okul öncesinde başlar. Yalnız bu durumda yaşa uygun hareketlilik ve dikkat düzeyini değerlendirmek zor olduğu için, okul gibi belirli kuralların olduğu bir ortamda gözlenen zorluklar daha belirleyici olmaktadır. On yaşından sonra aşırı hareketlilik azalır ama okul başarısızlıkları devam eder. Bu dönemde topluma aykırı davranışlar ortaya çıkar. Saldırganlık, çalma davranışı, kaçmalar sıklıkla görülen belirtilerdir. Bu davranış ve uyum bozuklukları yetişkin çağda da sürebilir.

Ergenlik öncesi çağda çocukların ortalama %5-10’u bu sendromu göstermektedirler. Erkeklerde kızlara oranla 6-10 kat daha fazla görülmektedir. Yakın akrabalarda görülme sıklığı yüksektir. Bu ailelerde özgül gelişme bozuklukları, depresyon,bunaltı bozukluğu, alkol bağımlılığı, davranış bozukluğu, kişilik bozukluğu sık görülmektedir.

Dikkat Eksikliği / Aşırı Hareketlilik Bozukluğu tanısı alan çocukların yalnız 1/5’inde ileri yaşlarda belirtiler kendiliğinden kaybolur. Geri kalanında aşırı hareketlilik yerini iç huzursuzluğuna, sürekli hareket etme isteğine, dikkatin kolay dağılıyor olmasına, sürekli yeni şeylerle uğraşma isteğine, bir işi tamamlamadan diğerine geçme eğilimine bırakır.

Dikkatini verememek ya da sürdürememek yüzünden en çok okul sorunları ile karşılaşılmaktadır. Sürekli yer değiştirirler, sabırsızdırlar, ani kararları ve ani kararları vardır. Kardeşleriyle, arkadaşlarıyla sık sık kavga ederler, küfürlü konuşmalar ve tehlikeli işlere karşı gözü karalık vardır. Harf ve kelimeleri karıştırırlar, defterleri düzenli değildir, karışıktır. Eşyalarını hor kullanır, unuturlar. Sınıfta sürekli etrafındakileri konuşturan, yanındaki arkadaşıyla konuşan, uzun süre bir işle uğraşamayan öğrenci öncelikle öğretmeninin ve arkadaşlarının sürekli olarak eleştiri ve uyarılarına maruz kalmaktadırlar.

Zaman içerisinde sürekli eleştirilen çocukların özgüvenleri de sarsılır ve kazanmakta zorlandıkları başarıları daha çok tehlikeye girer. Kalabalık sınıf ortamı içerisinde yeteri kadar ilgi alamama ve kalabalık ortamda çok sayıda uyaranın dikkatlerini daha da bozmasıyla okul başarıları düşük olabilir.

Özellikle okul çağına gelince daha kolay tanınan bu çocuklar okul öncesinde de yaşıtlarından çok değişik bir görünüm içerisindedir. Anneler bu çocukları “Düz duvara tırmanan” çocuklar olarak nitelendirirler. Bir dakika oturmadan anneyi ardından koştururlar, koltukların üzerinden atlar, dolaplara tırmanırlar. Düşseler de, yaralansalar da taşkınlıkları sürer gider. Kuşkusuz böyle bir çocukla gün boyu uğraşmak zorunda kalan bir anne yorulur, sabrı tükenir. Sert tepkiler ve cezalarla çocuğu dizginlemeye çalışır. Anne-çocuk ilişkisi gittikçe bozulur. Ama çocuk duracağı yerde daha çok hareketlenir. Böylece anne ile çocuk kısır bir döngü içerisine girerler.

 

Düşüncelerinizi paylaşmak ister misiniz?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir